Globalleşen dünyada artık hiçbir şey eskisi kadar zor değil. Globalleşmek iletişimin ve ulaşımın gelişmesiyle çok önem kazanan bir kavram. Globalleşmek ticari olarak uluslararası pazarlara açılmaktır diyebiliriz. Teknolojinin gelişmesiyle, özellikle yakın çağda internet devriminin birlikte getirdiği önemli bir kavram bu. E-ticaret kültürünün de gelişmesiyle birlikte artık yeni kurulan markalar bile kısa sürede birçok ulusa ulaşabiliyor.
Reklam ve pazarlama hizmetinizin büyük kitlelere ulaşması için, markanızın bilinirliğini artırmak için önemli bir iş. Ancak reklam için gerekli fon ayırarak globalleşmeye ilk adımı atabilirsiniz. Ancak bunun öncesinde açılacağınız pazarı iyi araştırmanız, kitlenizi tanımanız ve yatırımlarınızı buna göre şekillendirmeniz gerekiyor.
Buradaki etkileşim diğer markalar üzerinde bir hegemonya kurmak ya da onları satın almak. Büyük markaların yaptığı en önemli işlerden birisi ilk girdikleri pazarda kendilerine benzer küçük markaları satın almak oluyor.
Aslında işin en kritik ayağı budur. Uzun ve zorlu bir yola adım atıyorsunuz. Globalleşmek zor bir süreç. Bu süreçte önünüze birçok maddi, manevi ve hukuki engeller çıkabilir. Ancak markanıza olan inancınız sizi daima ileriye taşıyacak bir güçtür. Bu gücü doğru kullanmak, zor zamanlarınızda bir koruyucunuz olarak görmek gerekir.
Network, Türkçe adıyla ağ. Bu ağ işinizi geliştirmek için kullanacağınız bir araç. İşinizi geliştirmek için kurduğunuz insan ağı, çevreniz, tanıdıklarınız sizin pazarlama deneyiminizi geliştirecektir.
Şuan herhangi bir durumda olabilirsiniz. Fakat büyük oynamak istiyorsanız, büyük pazarlardan pay almak istiyorsanız büyük düşünmek en önemli göreviniz. Eğer büyük bir marka değilseniz – ki herkes büyük bir marka olarak başlamıyor – büyükmüş gibi davranın. Büyük marka olmanın psikolojisine sahip olun.
Bugün büyük bir internet devrimi yaşanıyor. Dijital alanda büyük gelişmeler görülüyor. Eğer çağa ayak uydurabilirseniz sektörde kalıcılığınızı temin altına almış olursunuz.